Home Random Page


CATEGORIES:

BiologyChemistryConstructionCultureEcologyEconomyElectronicsFinanceGeographyHistoryInformaticsLawMathematicsMechanicsMedicineOtherPedagogyPhilosophyPhysicsPolicyPsychologySociologySportTourism






VERİMLİLİĞİN BİLİNÇLİ OLARAK ORTADAN KALDIRILDIĞI BU BOZULMA SİSTEMİNE “PLANLI ESKİTME” ADI VERİLİR.

YENİLİKÇİ TASARIMCILAR EN İYİ OKULLARA GİDERLER VE SONRASINDA KENDİLERİNDEN TAM ZAMANINDA BOZULUP KULLANILAMAZ HALE GELECEK ŞEYLER TASARLAMALARI İSTENİR.

Sonuç olarak muazzam bir enerji ve kaynak kaybı meydana gelir.

Kâr elde etmek için gezegeni yağmalıyoruz. Aslında düşünecek olursanız bu, insanların yapmak istediği bir iş değil ancak maaşlarıyla elde edecekleri şeylere erişimenin bir yolu. Para, gerçek olan hiçbir şeyi temsil etmez ve paranın yerine geçecek altın, gümüş veya başka bir kaynak da yoktur. Parayı yiyemezsiniz veya paradan bir ev inşa edemezsiniz. Hatta para, mal ve hizmetleri üretmek için gerçek kapasitemizle bile ilişkili değildir Para sistemi yüzyıllardır süregeliyor ve sorgulamadan onu kullanmaya devam ediyoruz.

BANA BİR ULUSUN PARASININ KONTROLÜNÜ VERİN KANUNLARINI KİMİN YAZDIĞI UMRUMDA OLMAZ. – MAYER ROTHSCHİLD-[1]

Bu sistem, insanların çoğunluğunun satınalma gücünden keserek gittikçe daha fazla otomasyon yerleştirmeye devam edecek.

GAUS EĞRİSİNİN OLUŞACAĞI BİR ZAMAN GELECEK; istihdam şöyle, üretim böyle, satın alma gücü ise böyle olacak. Ve sistem duracak. Bankalar iflas edecek ve hiçbir şey yürümeyecek. O istikamete doğru hızla ilerliyoruz. Sonunda ‘de makinanın insanı yendiğini apaçık görebildiğimiz bir noktaya ulaştık.

- Çok daha az sayıda insanla inanılmaz bir üretkenliğe sahibiz. Ekonomi olarak öncesine göre çok daha üretkeniz; bir iPad uygulaması bile dört kişiden fazla şey yapabiliyor. – Daha az iş var. Şu anda var olan işler bariz nedenlerden ötürü daha düşük maaşlı olabilir. Pek çok insan, az sayıda işe bakıyor. Maaşlar düşüyor; bunun orta sınıf üzerinde büyük etkileri var ve oradan kopup gidiyor. Toplumsal çöküşe doğru ilerliyoruz. Sanıyorum bu, yalnızca burada değil, bütün dünya çapında olacak.

HÜKÜMETİN DEVRİLMESİNİ DE GEREKTİRMİYOR. Hükümeti kendi haline bırakmanız yeterli; o kendi kendini devirecek. Eğer medyayı kontrol ederseniz, insanları sakinleştirebilirsiniz ama eğer çoğu kişi işten atılmaya devam ederse, satınalma güçleri de olmaz. SİSTEM ÇÖKER. İŞE YARAMAZ HALE GELİR VE ÇOĞUNLUK AYAKLANIR.



Şu anda da olan bu zaten. Bu ülkenin durumu zaten çözülemez halde. Ulusal güvenliği sağlamada, insanlara emekli maaşı ödemekte zorlanacaklar. Sahip olduklarınının çok daha fazlasını çoktan harcadılar. Şimdi yapabilecekleri tek şey borç yaratmak ve bankalardan sürekli daha fazla para almak.

Ayrıca size günümüzde zalimce sayılabilecek bir tüyo verelim. Buraya, Manhattan’ın göbeğine fazla uzak değil. Ulusal borç, Ulusal Borç Sayacı için bile çok fazla büyüdü.

Da ulusun borç, 3 trilyon dolardan az olduğunda tekrar yükseldi. Son zamanlarda borç o kadar yığılmaya başladı ki, rakam 10 trilyon doların üzerine çıktı ve çıkmaya devam ettiğinden, fazladan bir rakama yer açmak için dolar işaretini çıkarmaları gerekti.

Önümüzdeki yıl fazladan iki basamak boşluğu olan yepyeni bir sayaçla değiştirilecek.

FEDERAL HÜKÜMETİN PARA BASMA İZNİ YOK. BORÇ VERMEYE VEYA BANKACILIK İŞİNE GİRMEYE İZNİ YOK. BU, YALNIZCA BANKACILAR İÇİN GEÇERLİ BİR AYRICALIK.

Eğer hükümet aylık 2000 uçaktan oluşan bir Hava Kuvveti oluşturmak isterse, özel bir kredi kuruluşundan borç alması ve noktalı alanı imzalaması gerek ve eğer ki savaş kaybedilirse borcu ödemek için tüm yük halkın sırtına biner.

“TARİH, PARA SAHİPLERİNİN, HÜKÜMETLER ÜZERİNDE YİNE PARA İLE KURDUKLARI KONTROLÜ KORUMAK ADINA HER TÜRLÜ OLASI KÖTÜYE KULLANIM, ENTRİKA, HİLE VE ŞİDDETE BAŞVURABİLECEKLERİNİ KAYDETMİŞTİR. - JAMES MADDİSON-

Kendimizi, kendi toplumsal yapımızın içinde bir değişim aşamasında, bir tür toplumsal evrim sürecinde buluruz. Eğer bu çalkantılı dönemden sağ salim çıkmak istiyorsak, kesinlikle değişime uyum sağlamalıyız. Toplumsal sistemimiz dahil her şey değişir.

ALBERT EİNSTEİN, ” SORUNLARI YARATTIĞIMIZ ZAMANDAKİ DÜŞÜNCE ŞEKLİMİZİ KULLANARAK ONLARI ÇÖZEMEYİZ DEMİŞTİR.

Dünya, kaynakları açısından hala bolluk içerisinde. Kaynakları parasal kontrol üzerinden dağıtma şeklimiz artık amacına hizmet etmiyor ve varoluşumuz için son derece zararlı. Günümüzde, son derece yüksek ileri teknolojiye sahibiz ancak toplumsal ve ekonomik sistemimiz, herkes için iş mahkumiyeti ve borçtan bağımsız, bolluk içinde yaşanabilecek bir dünyayı kolaylıkla var edebilecek olan teknolojik yeterliliğimizin hızına yetişemiyor.

Bu nasıl mümkün olabilir?

Bu gezegende herkesi doyurmaya ve barındırmaya yetecek kadar para olmaması bir yana, ki olsa her şey çok daha histerik bir hale gelirdi, sadece akıllı bir şekilde yönetilirse tüm insanların ihtiyaçlarını karşılamaya fazlasıyla yetecek kaynak var. Toplumsal bir Alternatif Jacque Fresco ortaya attığı çözüme Kaynak Bazlı Ekonomi adını veriyor.

KAYNAK BAZLI EKONOMİ, HER TÜRLÜ MAL VE HİZMETİN HİÇBİR ŞEKİLDE PARA, TAKAS, KREDİ, BORÇ VEYA İŞ MAHKUMİYETİ OLMAKSIZIN HERKES İÇİN ERİŞİLEBİLİR OLDUĞU BİR SOSYO-EKONOMİK SİSTEM.

Daha önce denenmiş olan hiçbir toplumsal sisteme benzemiyor. Fresco bu noktaya, yıl süren çalışma ve deneysel araştırmalar sonucunda ulaştı. Kaynak Bazlı Ekonomi, kaynakların kullanılabilirliği temeline göre işler ve bu kaynakları yeryüzündeki her insan için ücretsiz olarak, fiyat etiketi olmaksızın erişilebilir hale getirir. Bugün, gelişmiş bir toplum inşa etmek için, gereğinden çok daha fazla kaynağımız var. İnsanların geçinebileceği sınırlı sayıda bağışlardan söz etmiyorum son derece ileri bir medeniyetten bahsediyorum. Kaynaklarımız var, teknolojimiz var, tek yapmamız gereken şey, uygulamak. Venüs Projesi’nin en temel noktalarından biri, kıtlığı ortadan kaldırmak ki bu noktada devreye teknoloji giriyor çünkü Kaynak Bazlı Ekonomi’yi kurarsak ve bazı şeylerin yokluğu söz konusu olursa, hiçbir işlevi olmaz. Eğer kaynakları olmayan bir toplumda Kaynak Bazlı Ekonomi uygulamaya çalışırsanız işe yaramayacaktır. Günümüzde sahip olduğumuz teknolojiyle, herşeyi elde edebilir, kıtlığı ortadan kaldırabilir ve bir bolluk ortamı yaratabiliriz. Bu bolluk ortamını yaratabildiğimiz sürece, açgözlülük, bencillik, birçok suç unsuru ve anormal davranış şekilleri de ortadan kalkacaktır. Eğer bilim ve teknolojinin gücü insani ve çevresel kaygılarla yönlendirilir ve borca dayalı parasal sistemlerimizdeki yapay kıtlık ortadan kaldırılırsa, herkesin dolu dolu ve yapıcı şekilde yaşayacağı bir toplumsal sistem tasarlanabilir.

Politik felsefelerine, sosyal geleneklerine veya dini farklılıklarına bakılmaksızın tüm insanlar nihayetinde aynı kaynaklara ihtiyaç duyarlar: Temiz hava ve su verimli toprak tıbbi bakım ve uygun eğitim. Bence gelecek için gidilecek yol, Dünya ve üzerindeki herkese bağlılık yemini etmektir. İnsan ırkı tek bir ailedir ve dünya herkesin evidir. Ne milletler ne de insanlar artık kendi başlarına varolabilirler. Artık milletler arasında ayrım olmasın ki, isteyen istediği yere gidebilsin. Amerikan eyaletleri, birleşmeden önce bölgelerini kazıklarla çevirirlerdi. Milisleri vardı ve savaşırlardı. Savaşacaklardı:

Burası bizim bölgemiz!” “Yo hayır siz işgalcisiniz!” Tüm eyaletler bir araya geldiğinde hükümet eyalet sınırlarını belirledi ve hepsi kabul etti. Bu sınır çatışmalarına son verdi. Eğer savaşı bitirmek istiyorsanız Dünya’yı ortak mirasımız olarak ilan etmelisiniz.

Dünya’nın kaynaklarını tüm insanların ortak mirası olarak ilan etmeliyiz. Bunun, kendileri ve büyük şirketlerin kontrolü altında diğer insanların onlara hizmet ettiği elit bir Dünya düzeni kurmak isteyenlerle alakası yoktur. Tam aksine, küresel kaynak bazlı bir ekonomi, tüm insanların kapasitelerinin en üst seviyesine ulaşmalarını sağlar ve bu kişiler, onların adına çalışan bu toplumda gelişip olgunlaşabilirler. Bu toplum, aynı zamanda çevreyi de koruyan ve kollayan, doğanın bir parçası olduğumuzu, doğadan ayrı olmadığımızı anlayan bir toplum olacaktır.

Motivasyon

Bazıları, çalışmak zorunda olmadan tüm ihtiyaçlarımız karşılandığında bizi neyin teşvik edeceğini sorguluyor. Soru, insanların temel ihtiyaçlarının ötesinde bir istek duymadıklarını varsayıyor. Eğer bu doğru olsaydı kaşifler, yazarlar ya da öğretmenler hiç olmazdı. İnsanlar, onları ilgilendiren ve yeteneklerini sınayan konularda tutkuyla çalışırlar. Haydi tüm insanlara yeteneklerini en çok sınayacak olan konuda yardımcı olma şansını verelim: dünyamızı herkes için geliştirmek. Tekdüzeliktenziyade bireyselliğin önemi vurgulanacak. Bu toplumsal düzenleme zenginlik, mal ve güç gibi sığ, şahsi amaçlar yerine çevresel ve toplumsal kaygıları olan yeni bir motivasyon sistemi yaratacak.

Tekdüzelik gerektirmeyecek. Kesinlikle çeşitliliğe yönlendirecek. Ne kadar farklı insan varsa, o kadar bireysellik söz konusudur dolayısıyla bizler, bireyselliği, yaratıcılığı ve yenilikçiliği öne çıkarıyoruz. Bu, tasarımın özüdür.

İnsanlara ne yapmalarını, nasıl yaşayacaklarını, nereye gidip, neyi takip edeceklerini söyleyen bir grup bilim insanı değildir. İnsanların anlamlı görevleri olduğunda, motivasyon ve teşvik de varolur. Gerçek büyüme ve gelişim, insanlar yaratıcı rekabet ve yapıcı uğraşlara dahil olduklarında ortaya çıkar. Bununla beraber, motivasyon ve teşvik, para kazanmak için yapılması gereken sıkıcı ve kendini tekrar eden işlerin günlük rutininde kaybolur. Eğer ihtiyacı olan şeyleri insanlara verirseniz, onları doyurur, giydirir ve para ödemeden oturabilecekleri bir ev tahsis ederseniz işe gitmek için sabah erken kalkmazlar çünkü işe gitmeye ihtiyaçları olmaz. Evlere, giyeceklere, izlemek için filmlere ve eğlenmek için gerekli şeylere sahipken, neden işe gitsinler ki?

İş yorucudur, monotondur ve sıkıcıdır. Gelecekte, insanlar rekabet olmaksızın ihtiyaç duydukları şeyleri elde edebilirlerse, fakat uğraşacak bir şeyleri olmazsa işte o zaman hepsi boşa gider. İnsanlara sürekli olarak yeni şeyler tarafından meydan okunmaktadır. Okullarda, çocuklara çözümü olmayan bir sürü şeyle meydan okuruz.

Çözülmemiş çok fazla sorun var. İyi beslenmeniz ve iyi giyiniyor olmanız beyninizin çalışmasını engellemez.

Öyle olsaydı bu, milyonerlerin hiç birşey yapmadıkları anlamına gelirdi. Hayat durmuş olurdu, çünkü herşeyleri var. Bu doğru değil. Günde saat çalışan ve yine de yeterli zamanı olmayan çok fazla milyoner var. Bu tamamen sizin geçmişiniz ve eğitiminizle ilgili. Astronomi, denizbilimi vb. konularda ne kadar çok bilgi sahibi olursanız, ne kadar çok ilgilenirseniz, o kadar yaşam dolu olursunuz. Eğer size sadece yiyecek, giyecek ve barınma sağlanırsa, çalışabilirsiniz. Hayatınızı idame etmek üstüne düşünmenize gerek olmadığında motivasyonunuz da önemli ölçüde artırılmış olur. Ben buna, yeni ve yenilikçi teşvik sistemi diyorum.

Para eksenli değil, problem çözmeye yönelik ve dünyanın daha iyi bir yer haline geldiğini görmenin keyfini çıkaracağınız bir sistem. Dünya Kaynaklarının Akıllıca Yönetimi Teknolojimizi akıllıca nasıl kullanmalıyız ki herşey, herkes için gerektiğinden fazla olsun?

Bunu başarmak için zorunlu olan şey, yapılacak planlamanın gezegenin kaynaklarının taşıma kapasitesine göre yapılmasıdır. Sahip olduğumuz tüm altyapı, tüm sistemlere entegre ve uyumlu olarak yeniden tasarlanıp işletilmelidir. Bu demek oluyor ki, küresel topluluğumuzun tamamını, herkesi içine alan tek bir grup olarak düşünmeli ve buna bağlı olarak plan yapmalıyız. Ancak bu şekilde teknolojimizi, kaynak sıkıntısını ortadan kaldırmak, evrensel anlamda bolluk sağlamak ve çevremizi korumak için kullanabiliriz. Bu nedenle ilk olarak yapılması gereken, elimizde tam olarak ne olduğunu değerlendirmek için yapılacak bir küresel araştırmadır. Bu araştırma, bizim fiziksel kaynaklarımızın, elimizdeki insan gücünün, üretim merkezlerinin ve insanların ihtiyaçlarının envanterini oluşturacaktır. Bu, gerekli olan mal ve hizmetlerin miktarını belirlememizi sağlayacaktır.

Mesela, ekin yetiştirmek için en verimli araziler nerededir?

Farklı yerlerde yaşayan insanların sayısı kaçtır ve bu kişilerin sağlık durumları nedir? Bu, kaç tane hastane inşa etmemiz gerektiğini ve nereye inşa edeceğimizi belirleyecektir. Bunu (tüm ulusların küresel kaynaklarını sorgulamak) günümüzde yapmaya kalkarsanız, insanlar merak edeceklerdir: “Bunun ne için yapıyorsunuz? Size karşı silahlanmada yeterli kaynağımız olup olmadığını mı merak ediyorsunuz?” İnsanlar şüpheci yaklaşır ve bu bilgi vermekten çekinirlerdi dolayısıyla söylemek istediğim; günümüz kültüründe bu, işe yaramayacaktır. Ancak, fikirler ortaya konur ve sebepler açıklanırsa ve tüm uluslar bundan avantaj sağlarsa (ki insanlar açısından anlaşılır olması için bu avantajların neler olduğunun açıkça belirtilmesi gerekir) ve bu kabul edilirse, ancak o zaman bu araştırma yapılabilir. Kullanılacak olan, benim veya bir başka kişinin düşünceleri olmayacaktır. Neyin yapılacağını ve işlerin hızını nüfusun yoğunluğu, mevcut kaynaklar ve dünyanın taşıma kapasitesi belirleyecektir. Bugün bu tamamen farklı bir temelde yapılıyor fakat gelecekte bu bir “dinamik denge” formu üzerine kurulu olacaktır. Bunun anlamı, çevresel kirlilik yaratmaksızın herşeyi en yüksek potansiyelinde işletmek demektir. Bolluğa ulaşmanın ve bütün canlılar için yüksek yaşam standardı oluşturmanın anahtar noktası; olabilecek herşeyi kısa sürede otomatize etmektir. Fakat geçiş sürecinde, bilgisayarlarla çalışan, teknolojiyi kullanan, kaynak dağıtım metodları ile bu kaynakları işleyebilecek olan endüstriyel tesisleri tasarlayıp inşa edebilecek insanların teknolojik becerilerini bir araya toplamalıyız.

Sorunlarımız ve onların çözümleri politik değil, teknikdir. Teknoloji ve bilimsel yöntemler sadece belli bir kesim için değil tüm insanlığın yararına kullanıldığında, birçok problem çözülmüş olacaktır.

Ne istediğinizi kendinize sormak zorundasınız. Ben çocuğumun, mahrumiyet, sıkıntı ve salgın hastalıklarla dolu bir başka savaşa gideceği korkusunun olmadığı bir dünyada yaşamak istiyorum. Bu tarz bir dünya nasıl inşa edilir biliyor musunuz? “Hayır” Peki inşa etmeye nasıl başlayacaksınız? Bilimin farklı bölümlerini biraraya getirecek ve diyeceksiniz ki: “Problemler bunlar, çözmemiz lazım”. Bilimsel yönetim, bilim insanlarının diğer insanları kontrol edip yönettiği anlamına gelmez. Bunun anlamı, bilim adamlarının taşıma sistemleri inşa etmek için daha iyi olanakları havayı temizlemek için daha iyi yöntemleri var demektir. Okyanusların bugün bildiğimizden daha iyi bir şekilde temizlenmesi için en iyi olanaklara sahipler. Sibernasyon bu yeni ve dinamik kültürün her alanına tamamen entegre edildiğinde, bilgisayarlar herkesin ihtiyaçlarına hizmet edebilecektir. Bunu; toplumsal yapının tüm alanlarına yayılmış bir elektronik sinir sistemi olarak düşünebilirsiniz. Bu sistem; üretim ve dağıtım arasındaki dengeyi koordine ederek herhangi bir eksiklik veya israf olmamasını garanti altına alacaktır. Bu son derece teknik toplumda alınan kararlar doğrudan çevresel, endüstriyel ve insanlardan gelen geri bildirimlere dayanır. Bu elektrikli sensörlerin çevrede aklınıza gelebilecek her yerde olduğunu düşünün; daha doğru kararlar alabilmek için, şehirlerden fabrikalara, depolardan, dağıtım merkezleri ve ulaşım merkezlerine kadar aklınıza gelebilecek her yerden bilgi topluyorlar. Böylece kararlar, şirketlerin ya da kişilerin özel çıkarları için değil toplumun ihtiyaçlarına göre belirlenir Korkmamız gereken şey otomasyon teknolojisi ve makinelerin kendisi değil bu teknolojinin bencilce çıkarlar için suistimali ve kötüye kullanılmasıdır.

Unutmayın, makinelerin nihai olarak neye hizmet edeceğine insanlar karar verir. Eğer teknoloji, insanları, daha önemli isteklerini başarma yolunda özgürleştirmiyorsa, bütün teknolojik potansiyeli anlamsız olacaktır. Çevrenin yeniden inşasında kullanmadan önce olumlu ve olumsuz yönleriyle ilgili çalışmalar yapmanız gerekir. Geleceği Tasarlamak Bolluk yaratmak adına kaynakları düzenlemek ve kullanmak için teknik bir planınız yoksa her şey lafta kalır.

Şimdi, Venüs Projesi’nin tüm toplumsal çeşitlilik için sağladığı yaklaşımların bir kısmından bahsedeceğiz. Günümüzde nüfusun yarısı kirli, tehlikeli ve enerji israfı olan şehirlerde yaşamaktadır. Yapmamız gereken şey şehirleri yaşayan bir sistem, üniversite gibi bir organizma olarak tasarlamak, böylece büyüyen ve sürekli bilgi paylaşımının olduğu şehirler oluşmuş olacaktır. Şehirler, yerleşik ulaşım sistemlerine sahip olacaktır ve bu sayede kazalar engellenecek ve teknolojinin ulaşamadığı bölgeler olmayacaktır. İlaç, bitki, tarım ve bütün bir düzen tek bir sistem olarak planlanacaktır. Sıfırdan yeni şehirler inşa etmek eskilerini restore edip sürdürmekten daha kolaydır.

Fresco yeni şehirler tasarlamak için bir sistem yaklaşımını kullanır. Bu şehirler, yaşamak için arzu edilebilecek, güzel yerlerdir. Akıllı genel planlamanın kitlesel tekdüzeliğe sebep olacağını düşünmek saçmadır. Şehirler yanlızca daha az materyal gerektirecek derecede tekdüze olup aynı zamanda enerji ve zaman tasarrufu sağlayıp, yaratıcı değişikliklere açık ve yerel çevreyi koruyacak şekilde olacaktır. Eğer şehirlerimizi insan ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlarsak, bugün yaygın olan sorunların çoğu ortadan kalkacaktır. Merkezdeki kubbede çocuk bakım merkezi, okullar,, diş bakımı ve medikal bakım merkezleri olacaktır. Şehirlerin tasarımı ve üretiminde her binayı ve yapıyı ayrı ayrı tasarlayan mimarlar yerine önce şehir sisteminin 1/8′ini yapıp kalanını kopyalamak enerji ve istidat kaybını azaltacaktır. Tüm dünya insanları için barınma probleminin çözümünde kullanılacak inşaat teknikleri günümüzdekinden çok farklı olacaktır. Presli ve kendini inşa edebilen yapılar devrim niteliğinde olacak ve inşaat sürecini hızlandıracaktır. Bu hafif, dayanıklı apartmanlar sürekli ekstrüzyonlar şeklinde üretilebilir ve sonrasında ayrılarak dev makinalar tarafından yerleştirilebilirler. Bu verimli yapıların dış kısımları ise, fotovoltaik jeneratör ve ısı kondensatörü olarak işlev görecektir. Bu toplulukta hiçbir şey size ait olmayacak.


Date: 2016-03-03; view: 643


<== previous page | next page ==>
Nsan davranışları gerçekten de kendisini saran çevre tarafından belirlenir. | GERÇEKTE, İNSANLAR PARA İSTEMEZLER. İNSANLAR İSTEDİKLERİ ŞEYLERİ İSTEDİKLERİ ZAMAN ELDE ETMEK İSTERLER.
doclecture.net - lectures - 2014-2024 year. Copyright infringement or personal data (0.011 sec.)